Mesela, 80-90 yaşındaki emekli müdürlerime yapılan zaman aşımına uğramış vergi tebligatları gibi. Neyse ki vergi idarecileri, memurlarının yaptıkları yanlış kendilerine bildirildiğinde bunları düzeltmişti.
Ama aynı tatbikatlar şimdi de emlak vergisi dolayısıyla belediyelerde karşıma gelmeye başladı. Belediyeler emlak vergisi yasasının 40 ıncı maddesini herhalde yanlış yorumluyorlar. Hiçbir yasa genel hukuk kurallarına aykırı hükümler içermez, önce bunu belediyelerdeki dostlarımıza hatırlatarak zaman aşımı kavramına geçelim.
Zamanaşımı, gerek özel hukukta ve gerekse de kamu hukukunda çok önem arz eden bir kavramdır, hatta bir kurumdur.
Genel olarak zaman aşımı, kanunda belirlenmiş bir sürenin geçmesi ile bir hakkın kazanılması ya da kaybedilmesi şeklinde tanımlanabilir. Biz, yazılarımızda konu ettiğimiz kavramları özellikle vergi hukuku açısından ele almaktayız. Vergi hukuku açısından vergi usul kanunundaki zaman aşımı kavramını alacağız. Borçlar kanunu, medeni kanun, ticaret kanunu açısından da zamanaşımı kavramı bulunmaktadır. Her bir kanunu ilgilendiren zaman aşımı konusu yukarıda belirtildiği gibi neticede bir hakkın kazanılması veya kaybedilmesi sonucunu doğuracaktır.
Vergi Usul Kanununda zamanaşımı 113 ve 114 üncü maddelerinde düzenlenmektedir.Vergi Usul Kanununun 113. üncü maddesine göre zamanaşımı: belli bir süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır. Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder.Maddenin bu kesin ifadesine göre, zamanaşımı ilgilileri kesinlikle bağlar ve o kadar bağlar ki, zamanaşımının bu açık hükmüne uymayan ilgililer şahsen de sorumlu olacaklardır.Vergi Usul Kanununun 114. üncü maddesi ise zamanaşımı sürelerini düzenlemiştir.Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş (5) yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.Zaman aşımı ancak, takdir komisyonuna başvurulması halinde durur, takdir komisyonu kararı vergi dairesine verildiğinde yeniden işlemeye başlar ve hiçbir şekilde işlemeyen süre bir yıldan fazla olamaz.Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamalarında zamanaşımı süresi, bu istisna ve muafiyetlerin ihlali halinde takip eden takvim yılından itibaren başlar. Yine damga vergisi için de özel bir hüküm getirilmiş ve damga vergisinde zaman aşımına uğrayan evraktan zamanaşımı süresinden sonra faydalanıldığı takdirde vergi alacağının yeniden doğacağı ayrıca belirtilmiştir.
Vergi hukuku açısından zaman aşımı konusunu ve sürelerini bir daha belirtelim.
a. Tahakkuk veya tarh zaman aşımı:
Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren
başlar ve 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler tahakkuk zaman aşımına uğrar.
b. Cezalarda zaman aşımı:
VUK. 374 üncü maddesinde düzenlenmiş olup, vergi ziyaı cezasında cezanın
bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden, 353 ve mükerrer 355. maddelere göre kesilen usulsüzlük cezalarında usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak 5 (beş)yıl,
Usulsüzlükte, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden
başlayarak iki (2 ) yıl,
Ancak, 336 ıncı madde hükmüne göre vergi ziyaı cezası ile usulsüzlüğün
birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zaman aşımı süresi içinde kesilir. Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edildiği takdirde zamanaşımı kesilmiş olur.
c. Düzeltmede zaman aşımı:
VUK 126 ıncı maddesinde düzenlenmiş olup VUK 114 üncü maddede yazılı
zamanaşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hataları düzeltilemez. Şu kadar ki düzeltme zaman aşımı süresi :
· Zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın yapıldığı
· İlan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği
· İhbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen vergilerde 6183 sayılı Kanuna göre hacizin yapıldığı tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamaz.
d. Tahakkuk zaman aşımında Emlak vergisi ile ilgili özel hükümler:
Emlak Vergisi Kanununun 40. ıncı maddesi “bildirim dışı kalan bina ve arazinin
vergi ve cezalarında zaman aşımı, bu bina ve arazinin bildirim dışı bırakıldığının idarece öğrenildiği tarihi takip eden yılın başından itibaren başlar” hükmünü koymuştur. Bu maddeye göre emlak vergisinde zaman aşımının hemen hemen hiç olmadığı iddia edilebilirse de burada bildirimden bahsedilmektedir. Bildirim kelimesi daha önce beyan olarak kanunda geçmekte idi. Buradaki bir kelime oyunu ile beyan konusunun kaldırılamayacağı kanaatindeyim. Emlak vergisinde siz zamanında beyanda bulunmuşsanız, (emlakınız) bildirim içinde demektir. Burada, özellikle bina vergisi Emlak vergisi kanununun 9 ve 10 uncu maddelerinde düzenlenmiştir.
Emlak vergisi kanunun bu maddeleri bildirim yetkisi ve verginin tarh ve
tahakkuk yetkisini ilgili belediyelere vermiştir.
Dolayısıyla bildirim dışı konusu belediyeleri ilgilendirir diye düşünmekteyim.
Bu durumda ancak ve ancak belediyeler düzeltme yapabilirler. Bildirimde hata yapılmışsa o zaman devreye düzeltme zaman aşımı girmektedir. Emlak vergisinde düzeltme zamanaşımı ile ilgili özel bir hüküm olmadığından emlak vergisinde düzeltme, vergi usul kanunundaki genel hükümlere tabi olacaktır ve 5 (beş) yıllık süre geçerli olacaktır.
e. Tahsil zamanaşımı:
Amme alacağı, vadesinin bittiği takvim yılını takip eden takvim yılı başından
itibaren 5 (beş ) yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Kendi özel kanunlarında zamanaşımı süresi gösterilen para cezaları ile amme para cezaları bu hükmün dışındadır.
Zaman aşımının hukuki sonuçları:
a. Kamu açısından , kamu alacağını hiç olmazsa belirli bir süre garanti altına alabilmek
b. Borçlu açısından, kamu tarafından belli bir zaman aşımı süresi içinde
tahakkuk ve tahsil edilmeyen borçlar, Borçlar Kanunu hükümlerine göre eksik, doğal borç veya adi borç haline gelir. Bu durumda, borçlu isterse borcu öder, vergi dairesi rızaen yapılan bu ödemeyi kabul eder. Alacaklı olan vergi dairesi veya kamu, borcu talep edemez.
Yasa hükümleri bu kadar açık olmasına rağmen, gayretkeş bazı kamu görevlileri yasa hükümlerinin üzerinde ve dışında tatbikat yaparak zaman aşımına uğramış kamu alacaklarını da tahsil etmeye çalışmaktadır.
Bir vatansever olarak düşündüğümüzde bu gayreti takdir etmemek mümkün değil, aman ne güzel diyebiliriz. Ama, hukuk denen bir olay var bunu unutmamalıyız. Olay kesinlikle gerek genel ve gerekse özel hukuk kurallarına aykırıdır. Bu durumda, borçlu eğer durumun farkında ise mahkemeye başvurmakta ve davayı %100 ihtimalle kazanarak, ödediğini geri alabilmektedir.
Borçlu, eğer genel ve özel hukuk kurallarını bilmiyorsa, kötü bir tabir kullanacağım, hadi kullanmayayım da borçlu bilmeyerek olmayan bir borcu öder diyelim.Mahkemeye başvuran ve davayı kazanan borçlu, borcu ödememekte veya
ödediğini geri alabilmektedir dedik, ancak, böyle bir durumda, yargı kilitlenmekte, gerek kamu ve gerekse borçlu olduğu iddia edilen mükellef boşu boşuna bir çok masraf yapmakta, boşa sarfedilen gayret, gelir, çalışmalar olmaktadır. Burada hikayeyi anlatmayacağım ama ARABACI İLE UŞAĞI HİKAYESİ gibi bir durum doğmaktadır.Bu konuda, kesinlikle bir düzenleme yapılmalı ve gerek vatandaşın vegerekse devletin boşuna gayret sarfetmesi önlenmeli, zaman aşımını bilerek, hukuka aykırı gayretler yapan devlet memurları ise boşa harcanan bu gayretin bedelini ödemelidir.
Diye düşünüyorum.
Cevdet AKÇAKOCA
YMM-BAĞIMSIZ DENETÇİ